8 Ekim 2014 Çarşamba

fanus




Bugün 8 Ekim 2014. 
Havalar artık soğumaya başladı. 
Bende dolabımdan yazlık kıyafetlerimi kaldırdım, kanepenin altında bütün bir yaz boyunca beni bekleyen kışlıklarımı itina ile dolabıma yerleştirdim. 
Ve böylece resmi olarak bir yaza daha veda etmiş oldum . Bu basit yer değiştirme eylemi benim için bir yaza elveda, kışa merhaba merasimi , bir ritüel , bir olmazsa olmaz :) 
Ömrümün bir yazı daha tükenmiş , bu ritüel sayesinde idrak ettim. Mesele yazın bitmesi değil tabii , hiç sevmem yaz mevsimini .Güneşe hasret İskandinav ülkelerinde; yağmurun altında mutlu mesut yaşayabilirim . Melankolik ruhum sever kapalı havayı , yağmuru, çamuru ,erkenden batan güneşi...
Ekim ayının gelmesi ile nasıl bir mutluluğa gark olduğumu söylemeye gerek yok. Ama bir yaz daha geçiiiip gitti .Hadi yazı boş verdim de caaaanım Eylül de geçip gitmiş.
...
Ve hesaplaşma başlar: 
Peki ben ne yaptım? 
Cevaplıyorum :
Durup düşündüğümde sadece elimde telefon hatırlıyorum kendimi.
Abartmıyorum gerçekten sadece böyle hatırlıyorum .
Ve yine abartmıyorum böyle olduğumu düşününce kalbim çürümüş gibi hissediyorum . Hatta öyle çürümüş ki ; sanki kan kokusu geliyor burnuma .
...
Hani bazen, yapması gereken çok fazla şey olduğunu fark eder insan .Dolu dolu yaşaması gereken bir ömür vardır önünde. Çalışkan olmak ister, bir saniyesini bile israf etmek istemez ,  ruhu doysun ,beyni dolsun ister. Bundan sonra şöyle yapacağım, böyle yapacağım diye ahkam keser kendine .Bir sürü radikal karar alır. İşte ben böyle zamanlarda soluğu bloğumda alıyorum .Tıpkı bugünkü gibi. 
Resimdeki kız gibi bir fanusun içine hapsolmuş hissediyorum . 
Bugün çırpınma günü.
Fanustan çıkmak için çabalama günü.
...
Şimdi düşünüyorum bu gazla akıllı telefonuma veda mı etsem ? Onun aklı beni akılsızlaştırıyor. Veda edemsem de yasaklar koyma ,sınırlamalar getirme vakti...
...
...
...