Dün sabah lapa lapa başlayan kar ilerleyen saatlerde tipiye dönüştü ve bende planladığım kar eğlencesini yaşayamadım.
Uzunca bir süre blogosferde kendimi can sıkıntısıyla oradan oraya attım. Her zaman olduğu gibi bir süre sonra kendimi yemek bloglarında nefis yemek resimlerine bakarken buldum.Pofur pofur kabarmış muffin resimlerini gördükçe benim her seferinde mantar gibi yana yayılan muffinlerimi hatırladım. İstediğim gibi bir gün geçirememiş olmanın verdiği sıkıntıyla mutfağa girdim.
Büyük bir hırsla resmini beğendiğim bir tarifi başladım yapmaya...
Tarife birebir uyacaktım ve sonunda başarıya ulaşacaktım.
Labaratuvar titizliğiyle işe koyuldum.Yumurtaları kaloriferin üstünde oda ısısına getirdim,sütü ısıttım,unu eledim. Tüm sabrımı kullanarak, oda ısısına ulaşmış olan yumurtayı şekerle karıştırarak on dakika mikserle çırptım. Sonra diğer malzemeleri teker teker ekledim.Ama ufak bir terslik vardı harç çok sıvıydı. Tarifi bir daha okudum ve birbuçuk bardak sütün yanında parantez içinde yazılmış olan ''çay bardağı '' ifadesini görmediğim gerçeğiyle yüzleştim. Ne kadar titizlenirsem sanki işler o kadar ters gidiyordu. Mecbur istediğim kıvamı elde edene kadar un ekledim.
Umutsuzca harcı kalıplara döktüm ve başladım fırının karşısında bahtsız muffinlerimin akıbetini izlemeye. Bütün aksiliklere rağmen cancağızlarım fırında tam da istediğim gibi pofurdamaya başladılar ve sonunda yukarıdaki hale geldiler.
Ve mutlu son; şaheserlerimi afiyetle yedikten sonra havanın biraz daha yumuşamış olduğunu farkedip karlara atladık : )
Sıra geldi gökten düşen üç muffine ; bu postu okuyan ilk üç kişiye armağan ediyorum pofuduk muffinlerimi : )
Afiyet olsun...