6 Kasım 2013 Çarşamba

ne kediler ölsün ne de insanlar



Gömülü resim için kalıcı bağlantı

    Bugün iki aydır yazamadığım Balkan günlerimi yazacaktım. Bosna'yı anlatacaktım; savaş yıllarında yaşanılan  vahşeti ,insanlığın susuşunu , Bosna'nın kendine hayran bırakan güzelliklerini... Planım böyleydi. Ta ki ; twitterda #kedilerölmesin hashtagini görene kadar.
   Bugün dünyada kedi eti yiyerek hayatta kalmaya çalışan , patlama sesleriyle uyanan çocuklar varken geçmişteki zulümleri konuşmanın zamanı olmadığını düşündüm.
   ...
  Eve dönüş yolunda arkadaşımla mesajlaşırken konumuz ; akşam yemeğinde ne yiyeceğimizdi. Netice de bizler birer diyetisyen adayıydık her daim sağlıklı ve dengeli beslenmemiz gerekliydi. Neyse iştahla yazdık birbirimize menülerimizi. İkimizinde birbirine benzer güzel yemekleri vardı evde bekleyen. Menülerimizin tahıl yoğunluğu  fazla olduğu için biraz eleştirdik.Ve mesajlaşmaya ara verdik. Sonrasında twitterda bakınırken ' #kedilerölmesin başlığını gördüm. Bir hafta kadar önce Suriye'de din adamlarının kedi eti yenmesine fetva verdiklerini duymuştum. Keyiften verilmemişti elbet bu fetva. Hayatta kalmak içindi.  O an gerekli yardımların yapıldığını düşünüp vicdanımı rahatlatmıştım. Aradan bir hafta geçip de konu hala gündemde olunca durumun vehametini anladım. Tok açın halinden anlamaz derler ya aynen öyleydi işte. Daha demin arkadaşımla neler yiyeceğimizi konuşuyorduk. Tatlıdan kendimizi uzak tutmanın yollarını arıyorduk . Bir çocuk açlıktan ölürken.
...
 Çok manidar olmuş başlık 'kediler ölmesin' .İnsanların ölümüne aldırış etmeyen dünya belki kedilere aldırış eder. Kimbilir belki bir hayvansever kedileri yiyorlarmış diye olaya el atar da aç insanları fark ederler. Dünya belki kedilerin ölmesine razı olmaz.
...
 Bugün boğazımdan geçen her lokmada içim huzursuz. ''Onlar açlıktan ölürken , sen neredeydin , onlar için ne yaptın'' sorusuna ne cevap vereceğim???Hesap korkusu değil bu. Vicdani bir mesele. Muhtemelen şu anki hislerim yarın böyle yoğun olmayacak. Rutin günlük hayatıma döneceğim. Porsiyonlarımı daha küçük ve sağlıklı bir hale getirmek için didineceğim. Ama Suriye'de vaziyet değişmeyecek. Bugün karar verme günü. ''Onlar için ne yapabilirim?''düşünme günü.Benim bu konuda en güvendiğim yardım kuruluşu hiç şüphesiz İHH.  Bu kanalla yardımları ulaştırmak niyetindeyim.

Gömülü resim için kalıcı bağlantı

ayrıntlı bilgi için :http://t.co/LPbxrbHLw0

Ne insanlar ne de kediler ölmesin. Kulak verelim dünyaya , dinleyelim vicdanımızı .


12 Şubat 2013 Salı

söyleseler inanmazdım

             Çok değil iki sene önceydi. 
İnsanların, sosyal paylaşım sitelerinde neden bu kadar çok zaman harcadıklarını anlatan bir deneme/essay yazmamız istenmişti.
O zamanlar twitter adından yeni yeni söz ettiriyordu, facebook ise en ihtişamlı çağlarındaydı.
Ben de hiçbir 
sosyal paylaşım ağında hesabı bulunmayan sessiz bir blog takipçisinden ibarettim.
Bu durumun vermiş olduğu rahatlık ve anlamsız gururla acımasız bir yazı yazmıştım.
İnsanların birilerinin beğenisini kazanmak için paylaşımda bulunduğunu savunmuştum paragrafın birinde.
Diğer bir paragrafta da sosyal medyanın ; gerçek dünyadan kaçmak için iyi bir fırsat olduğundan bahsetmiştim.
Bu sayede sanal arkadaşlıklar, sanal beğeniler ve sanal mutluluklar oluşuyor gibi şimdi tam hatırlayamadığım havalı bir cümle kurmaya çalışmıştım derme çatma ingilizcemle.
Bu yazıyı yazdıktan bir ay kadar sonra  blogspot'a katıldım , bir sene sonra facebook'a ,bir buçuk sene sonra twitter'a ,sonra pinterest'e
,sonra google plus'a sonra instagram'a, sonra...



Blog yazmayı çok sevdim; çok güzel insanlarla tanışmama , yerli yabancı bir sürü hayat tanımama vesile oldu blogspot. Takip ettiğim bloggerlar sayesinde hiç bilmediğim ülkeleri gezdim , bilmediğim kitaplarla ilgili yorumlar okudum , farklı müzikler dinledim , izlenmeye değer filmler izledim .Hepsinden önemlisi onların hayat deneyimlerini ,hislerini öğrendim. Belki çok yakınlarındaki bir insanla konuşamadıklarını okudum. Hiç tanımadığım insanlar için üzüldüm, sevindim, dua ettim. Blogspota şükran borçluyum.
...

Gelelim' facebook ' a .
Ben hesap açtığımda facebook artık duraklama dönemine girmişti . Sevdiğim ve irtibatımız kopan birkaç arkadaşımı buldum o kadar . Facebook beni sarmadı.
...

Ve twitter.
'Twitter' a girmemin tek sebebi gündemden uzak kalmamaktı.
Dünyada neler konuşuluyor merakından bir hesap açtım.
Siyasilerin tivitlerini okumayı çok seviyorum
Seçim döneminde Michelle Obama'yı sıkı takipteydim.
Eşinin arkasındaki sağlam duruşu takdire şayandı.
Buradan izninizle kendisine bir aferin gönderiyorum.(Michelle bu gece mutluluktan uyuyamayacak)
Twitterla ilişki durumumda böyle. Diğer paylaşım ağlarında olduğu gibi twitterda da paylaşandan çok takip eden tarafım.
 ...

Pinterest ; tarifi zor.
 Harikalar diyarı.
Uykusuz gecelere sebep.
 Kendimi uzak tutmaya çalışmakla meşgulüm.
...

Son olarak instagram.
Yaşadığımız hayat N.F.K.'nın dediği gibi 'an'lardan ibaret.
'An'ı durdurmakta fotoğraflarla mümkün.
Yazı zor iş.
Yazarak 'an'ı anlatmaya çalışıyoruz çoğu zaman.
Bazen bir fotoğraf o kadar çok şey anlatıyor kiii..
Şaşırıyorum.
Ve instagramda paylaşan taraf olmayı da seviyorum.
Fotoğraf çekmeyi sevdiğimi fark ettim .
Ama itiraf edeyim bazen ona bile üşeniyorum.

...

Ne kadar uzun bir yazı oldu bu böyle. Ve'l hasılı kelam bana günün birinde sosyal medyada bu kadar çok zaman harcayacağımı söyleseler inanmazdım.
 Demek ki neymiş : büyük laf etmeyecekmişiz.
Şimdi sosyal medya ile arama mesafe koymaya çalışıyorum. Çünkü ciddi vakit kaybediyorum.
Yapılacak bir sürü işim, okunacak bir dolu kitabım var üstelik tatilimin de son demlerindeyim.
Hala bu bloğa uğrayan yazdıklarımı okuyan birileri varsa bana dua etsin olur mu ?


baki muhabbetle...