4 Kasım 2019 Pazartesi

HİSSEDİLEN ZAMAN


Bir kaç hafta önce Hissedilen Zaman kitabını bitirdiğimde bir yazı yazmaya karar verdim. Ünlü kitap bloggerlarının yaptığı gibi güzel bir arkaplanda kitabın resmini çekip, fotoğrafın altına da yazımı yazacaktım.  İş yerimin karşısında bir mezarlık var. Mezarlıkta da bir sürü selvi ağacı. Çalıştığım semtteki yegane yeşillik de zaten bu mezarlıktaki selviler. Neyse öğlen arasında elimde kitabımla yeşilliği fon yapıp kitabıma güzel bir arka plan hazırlamak için mezarlığa gittim. Ben ağaçları fon yapmaya çalışırken mezar taşları da girdi fotoğrafa. Hiç farkında olmadan zamanın artık bir anlamının kalmadığı yerde ben Hissedilen Zaman isimli kitabımın fotoğrafını çektim. Kitapta çok hoşuma giden bir ifade vardı ''Zaman Miyobu''. Tanımı şöyleymiş; insanların ileride daha büyük bir ödüle kavuşmaktansa kendilerine hemen sunulan daha küçük bir ödülü almayı tercih etmesi durumu. Dünya da başarıya ulaşmak için zaman miyobu olmaktan vazgeçmemiz gerekiyor bunu gayet güzel idrak ediyor çabalarımızın neticesini belli bir süre sonra alacağımızın farkında olarak çalışıyoruz.  Fakat bazen zamanın anlamını yitireceği yere gideceğimiz gerçeği aklımızdan çıkıveriyor. Bu noktada zaman miyobu olabiliyoruz. Aslında elimizde sürekli azalan eriyen bir sermaye var. Onu en güzel şekilde hissetmek ve değerlendirmek farkında olarak kullanmamız gerektiğini unutabiliyoruz.
Kitapta altını çizdiğim bir çok yer oldu ama birkaç tanesi yazıyı dolduracak gibi gözüküyor. Altını çizdiğim yerlerden biri de burasıydı ;10-11 Eylül 2011'de Süddeuttsche Zeitung önemli bir haber yayınlanmış, habere göre kargalar ve kuzgunlar , bekleyerek daha iyi bir yiyecek elde edeceklerini bildiklerinde, önlerindeki yiyeceği yeme arzusunu bastırabiliyorlarmış. O beğenmediğimiz kargalar daha iştah açıcı bir yemek elde etme şansı olduğunda beklemeyi öğrenebimiş. Benim için bu çalışma çok vurucu oldu. Bazen sabırsızlandığım da işler tam da istediğim hızda gitmediğinde artık kargaları hatırlamaya çalışıyorum. Karganın hayatımda böyle ilham verici bir etkisi olacağı muhtemelen aklımın ucuna bile gelmezdi. Bütün bunları ve daha fazlasını yazmak istiyordum ama bir türlü yazmaya başlayamıyordum. Bugün yazının yazılmasını hızlandıran bir olay yaşadım. Olay  şöyle gerçekleşti. Mezun olduktan tam dört sene sonra bugün diplomamı almaya gittim. Öğrenci işlerine gittiğimde gördüğüm kadın sekiz sene önce benim kayıt işlerimi yapan kadındı. Ve o kadar yaşlanmıştı ki. Aradan ne kadar çok vakit geçtiğini resmen kadın sayesinde anladım. Ben okulu üç yılda bitirmek için çok çabalamıştım. Ama okul buna izin vermemişti. O zaman kaybettiğim bir yıla çok üzülmüştüm. Bu yaşlanan kadıncağız da sağolsun bana baya bir yardım etmişti. Sonrasında prosedürlere takılmıştım. Derken böyle birşeye çabaladığımı unutacak kadar vakit geçti. Bugün tüm o süreci yeniden hatırladım. Aslında o bir yılı kaybetmediğimi, kaybedilen tek zamanın farkına varmadan geçen zaman olduğunu sık sık hatırlamam temennisiyle...

Hiç yorum yok: