Aylardan mayıs babam bir grupla arkadaşıyla Marmara Adası'na gitmiş ; berrak denizi,yüksek yamaçları ve en çok da insana huzur veren sakinliğiyle babamı kendisine hayran bırakmış ada.Eve geldiğinde babam mest olmuş bir şekilde anlattı adayı ve bizde tatilimizi adada geçirmeye karar verdik.Sene boyu kalabalıkların içinde kalışımızdan ve hayat tarzımızdan olsa gerek bir tatil mekanında aradığımız ilk şey tenhalık olur.Ve aradığımız tenhalığı yalnızca haziran başı ile eylül ortasında bulabileceğimizi bildiğimizden haziran başında benim finallerimin ve kardeşimin SBS'sinin hemen ertesinde adaya gitmeye niyetlendik.Lakin babamın işleri mani oldu.Biraz sabırsız da olsak iştahımızı eylüle sakladık.Dayanamadık temmuz başında iki aile günü birlik bir gezi yaptık adaya veee eylül ayını iple çekmeye başladık.Nihayet geçtiğimiz hafta muradımıza erdik :)
Adaya Tekirdağ üzerinden iki saatlik bir deniz yolculuğuyla ulaştık.Beş gün boyunca iki odalı nezih bir pansiyonda yaprak hışırtısı ve dalga sesiyle kulaklarımızı dinlendirdik.
Olabildiğine sakin plajlarda ninja kaplumbağa(!) kıyafetlerimizle(haşemalarımızla) doyasıya yüzdük eğlendik .Yeni okul yılı için bolca enerji depoladık .Tatili bu geç yapma işini çok sevdik.Sanki üç ay boyunca deniz,kum,güneş üçlüsüyle berabermişiz hissi verdi bize :D
İşte böyle umarım yeni dönemle birlikte bloğuma daha çok yazar ve daha çalışkan bir öğrenci olurum...
3 yorum:
ne kadar tenha gerçekten:)
bende nerelerde bu hanım diyordum :)
nabrut: :)mola bitti yola devam :)
işte suanda tamm burada olmamm lazımm:)) emınımm sözlerın kadar ıyı gelır bana..sağolasın..
Yorum Gönder