3 Temmuz 2011 Pazar

Haftasonunun ritmi

             Cumartesi sabahına sıradan bir girişle  başladık.Geç vakit yapılan bir kahvaltının ardından arabanın servis işlemlerini halledip oradan da artık iyiden iyiye yaşlanadıkları hissedilen dünyanın en tatlı ihtiyar çiftini,babaannem ve dedemi,ziyaret etmek üzere yola çıktık.Babam arabanın servis işleri ile uğraşırken bizde annemle avm turlarken;babama bir telefon gelmiş.Şehir dışında oturan bir aile dostumuz İstanbul'da olduklarını ve müsaitsek akşam sekiz gibi bize gelmek istediklerini söylemiş.Babam da o vakte kadar çoktan evde olacağımızı düşünerekten yemeğe bekliyoruz demiş(Bu esnada saat üç.)
              Neyse efendim işlerimizi yoluna koyup babaannemlere doğru hareket ettik.Babaanemlere vardığımızda evde misafir ağılarken bulduk onları.Dedemin amcasının oğlu ve ailesi ziyarete gelmiş.Babaannem(86),dedem(87) tatlı tatlı misafirleri ile ilgileniyorlar.Babaannem karınca kararınca birşeyler hazırlamaya çalışıyor misafirlerine :)bizim gelişimizle ikram faslı ivme kazanıyor,canım babaannem her ne kadar sen geç biz yaparız desek de tabakları hazırlamaya çalışıyor :)İnsanlar yaşlandıkça dengeler bozulduğu için bazı şeyleri abartmaya başlarlarmış.Babaannemde ikram ve iltifatı abartıyor.Mesela bir kahve yaptım ''aman ciğerim sen çok yoruldun,ben yapardım...''diye başlayan cümleleri onlarca kez tekrarlıyor :)Yaşlılık ve fazla kilolar babaannemi çok yavaşlatıyor ama bizim tonton bunun farkında değil ya da umursamıyor bilemiyeceğim :P.Fazla uzatmayayım bizim sevimli ihtiyarları anlatmaya bir başlarsam...
              Babaannemlere giderken kısa oturup,şöyle bir gönüllerini görmek tek amacımız.Mâlum sekizde misafirimiz gelecek ama evde yemek adına hiçbir şey yok. Babaannemlerdeki misafirler otomatik olarak ziyaretimizi uzatıyor.Biz telaşlı ve tedirgin misafirlerle ilgilenirken saatin altı olduğunu fark ediyoruz.Derin derin düşünürken nasıl yetiştireceğiz diye misafirler babaannemin bu gece bizde kalın bari biraz daha otursaydınız sözleri eşliğinde kalkıyorlar.Ve ardından jet hızıyla biz eve dönüş yoluna geçiyoruz.(babaannemlerden bizim ev 20 km.)trafikte biraz vakit kaybedip,ardından markete uğrayıp en nihayetinde saat yedide evimize geldik.
               Panik içerisinde eve girdik.Annem yemeklerle uğraşırken babam salataları hazırladı ve bu arada tüm ayak işleri tarafımdan görüldü;iki ayrı masa hazırlandı,ev toparlandı.Saat sekize beş kala mükemmel bir ekip çalışması sonucu her şey tamamdı.Dakik misafirlerimiz sekizi beş geçe zile bastılar.Geriye mütevazi ama lezzetli bir sofrada sevdiğimiz insanlarla muhabbet içinde yemek yemek kalmıştı .Ani gelen misafirlerimiz sayesinde hareketli , çokça da keyifli ve kahkahalı bir gün geçirdik.
                Pazar günü ;babamın mezunu olduğu benim ise öğrencisi olduğum üniversitenin geleneksel pikniğine gidemedik :( ben çok üzüldüm ,kendimi bildim bileli hep gideriz ve çocukluğuma dair pek çok anıya sahiptir bu  piknikler.Orada battığım kadar bir daha çamura batamam herhalde :( ben üzüle durayım birde tüm sitenin elektrik ve suyu kesildi bugün.Öğleden sonra elektriklerin hemen akabinde halam, kızı ve kızının minik kızının gelişiyle günümüz renklendi.
                 Bütün bunları niye mi yazdım?Bu hafta sonu hiçbir şey planladığım gibi gitmedi,beni mutlu edecek artı hiçbir şey yoktu ama ben uzun zamandır geçirmediğim kadar huzurlu ve neşeli bir hafta sonu geçirdim ve bu mutlu hafta sonunu hep hatırlamak istiyorum :D

2 yorum:

nabrut fıdıllıoğlu dedi ki...

okul bitince hayat nasıl renkleniyor değil mi? :)))
yaz ve aile daha ne olsun :))

...hayal... dedi ki...

nabrut:aynen öyle tatlım ;)